Bolu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Mert Minisker 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Bolu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Mert Minisker 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi; "İletişim teknolojilerinin büyük bir gelişme sağladığı günümüzde, dünya adeta evrensel bir köye dönüşürken, gerçek bilgiye ulaşma noktasında doğru ve tarafsız haberciliğin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Teknolojik gelişmeler, farklı medya alanlarının doğması, sosyal medyanın kitleleri etkisi altına alması gibi durumlar basın ve demokrasi arasındaki ilişkiye sekte vurmamış, bilakis gerçek medya kuruluşlarının önemini daha da artırmıştır. Güçlü demokrasilerin en önemli özelliklerinden biri de gücünü halktan alan bağımsız ve özgür medya kuruluşlarına sahip olmalarıdır. Demokrasi haber alma ve ifade özgürlüğüyle güçlenir ve zenginlik kazanır. Tüm bu gerçekler ışığında 10 Ocak'ı 'Çalışan Gazeteciler Gününü' değil, basın mensuplarının yaşadığı sıkıntılar ve geri alınan hakları nedeniyle 'dayanışma günü' olarak kutlanması gerektiğini düşünüyoruz. Medya çalışanları günümüzde mesleklerini büyük bir özveriyle yapmaya çalışırken, ekonomik sorunlar başta olmak üzere bir çok sorunla baş etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Özel eğitim gerektiren bir meslek olmasına karşın, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini tanımlayan 'Gazetecilik Meslek Yasası' halen yapılamamıştır. Farklı mesleklerin düzenleyici yasaları mevcutken, gazetecilik mesleğini tanımlayan bir yasanın olmaması mesleğimizin en büyük sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Eğitimine, bilgi birikimine bakılmaksızın isteyen herkes gazetecilik yapabilmekte ve kendisini basın mensubu olarak tanımlayabilmektedir. Bu durum son yıllarda sayıları hızla artan internet haber sitelerinden de rahatlıkla anlaşılabilir. Basın mensubu olamak için belirli standartların olmaması, gazetecilik mesleğinin istismara açık bir hale getirmektedir. Gazeteciliği tetikçilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmak isteyenleri basın mesleğinden uzak tutacak bir yaptırım bulunmamaktadır. Bu noktada ülkemizin ihtiyacı olan Gazetecilik Meslek Yasası'nın acilen çıkartılması gerekmektedir. Ekonomik olarak büyük sıkıntılar çeken basın mensupları, günümüzde gerçek anlamda hayat mücadelesi vermektedir. Yerel medya adeta can çekişirken, gazeteciler asgari ücretle hayatlarına devam etmek durumundadır. Sendikal haklardan yoksun, düşük ücretle çalışan, ekonomik anlamda yaşam mücadelesi veren basın mensupları geleceğe umutla bakamamakta çalıştıkları basın kuruluşları da işlevlerini tam anlamıyla yerine getirememektedir. Saydığımız bu büyük sorunların yanında sayamadığımız farklı bir çok sorunla başa çıkmaya çalışan basın mensupları için 10 Ocak'ı Çalışan Gazeteciler Günü değil Çalışan Gazeteciler Dayanışma Günü olarak tanımlamanın daha doğru olduğunu düşünmekteyiz.
Tüm sorunlar karşısında Büyük Türk Milletine, ülkemize, devletimize ve demokrasimize olan inancımızla görevimizi en iyi şekilde yerine getirmeye kararlı olduğumuzu bir kere daha söylemek isteriz. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi ‘Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır' sözünde gizli olan bağımsız, hür, cesur ve vicdanlı tüm basın mensuplarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Dayanışma Gününü kutluyoruz."